Skip to content Skip to main navigation Skip to footer

Makale: Ratko Mladić Suçlu.. Ya Sırbistan?

Merhabalar;

Bu sefer, siz değerli Rumeli göçmenlerine bir makale ile seslenmek istedik ve biraz incelemelerde bulunduk.

Gazeteler Şöyle Başlık Atıyor!

Srebrenitsa’da sekiz bini aşkın Boşnak için katliam emrini veren ve Saraybosna kuşatmasında da başrol oynayan Sırp komutan Mladiç, ‘soykırım’dan müeebbet hapis cezasına çarptırıldı.Uluslararası mahkeme, Mladiç’in insanlığa karşı suç işlediğine hükmetti. (Milliyet Gaztetesi)

Şüphe yok ki, bu aslında istenildiği gibi bir haber.. Ama sanki biraz eksik..

Aslına bakarsak, konuyu bir ülke bazında değerlendirmemiz gerekir. Görüntüde Sırbistan Ratko Mladic’i teslim ettiği için oldukça masum ve temiz gibi gözükmeye çalışıyor. Bununla birlikte, Sırbistan Cumhurbaşkanı, Boşnaklara karşı kendisini göstererek, “yapılanlardan ötürü ayaklarınıza kapanıyorum, çok üzgünüz” cümlesini dahi kurmuştu, fakat yine de mahkeme sonuca ulaşmadığı için, yıllarca süren bir bekleme Balkanlarda gerçekleşti.

Bosna Hersek, Boşnaklar-Hırvatlar-Sırpların bir arkada ve kendi devletlerini ülke içinde kurduğu bir yapılanmaya sahiptir. Dünya’da eşi benzeri olmayan ve sadece Bosna Hersek’te bulunan bu yönetimi biçiminde, Bosna Hersek’in bugün ki yöneticilerinde de kazan kaynatabilir.

Ama bundan sonra ne olacak? Aslında bizim merak ettiğimiz konu tam olarak budur… Ratko Mladic’in suçlu bir birey olduğu yıllar sonra Lahey mahkemesinde onaylanmış olsa da, vicdanlarımızda karardan önce de suçluydu. Bosna Hersek, Kosova ile de araları açık olan Sırbistan’ın bundan sonraki tutumu oldukça merak uyandırıcı durumdadır.

Yakın zaman içerisinde Sırbistan, NATO’ya küçük bir rest çekerek, NATO’ya girmeyeceğini ve bu doğrultu da Rusya ile işbirliğine devam edeceğini açıklamıştı. Aslına bakarsak, eğer iyi bir diplomasi kurulamaz ise belki de yıllar sonra Avrupa ile Rusya’yı karşı karşıya getirecek bir durum da oluşabilir.

Tabi bu bizim tahminlerimiz… Konuyu bir de akademik perspektifte değerlendirelim istedik ve Balkan Araştırma Enstitüsünde fikirlerini alarak sizinle paylaşmak istedik.

 

Lahey Srebrenitsa’da Soykırım var dedi.
Ama sevinmeyelim. Evvela ufak bir analizde bulunalım.

1- Bildiğiniz üzere 14 Kasım tarihinde Sırbistan Dışişleri Bakanı İvitsa Daçiç, Sırbistan’ın AB tarafından Rusya’ya uyguladığı yaptırımlara katılmayı ve NATO üyesi olmayı planlamadığını belirtmişti.

2-Anlaşılan Sırbistan’ı Nato’ya çekmek için bir parça korkutacaklar. Bu bir sıkıştırma ve kazanım elde etme savaşına daha çok benziyor. Yoksa kimsenin ilahi adaleti tesis etme derdi söz konusu değil. Hele ki 22 yıl sonra. Sırbistan’a veriliyor aslında tüm mesajlar. Yani ölümü gösterip sıtmaya razı etmektir bu bir nevi.

3- Bu karar sonucunda bir şey çıkmayacak. Sırbistan, Nato ile arasındaki buzları eritip Rusya’ya sırtını döndüğü vakit bu kararın bir ek karar ile nasıl tersine çevrileceğini göreceğiniz gibi, Sırbistan’ın ayak diretmesi halinde durum elbette farklı gelişecektir.

4- Sırbistan’ın herhangi bir AB ambargosunu kaldıracak ekonomik dayanıklılığı bulunmuyor. Ne döviz rezervi ne de sanayi ürünleri ne de mevcut likidite ülkeyi uzun vadeli bir krizde tutacak tutarlı parametreler sunmadığı gibi hali hazırdaki işleyen ekonomi de sadece bir tüketim ekonomisidir ve günü kurtarmaya yönelik elemanlara sahiptir.

5-Rusya’nın, kendinden uzakta bulunan ve Nato üyesi ülkelerin tam ortasında yer alan bir Sırbistan’a yardım etmesi ve şefkat elini uzatması, hele ki Ukrayna’da kopan iplerden sonra çok da kolay değil. NATO, bir saha daha kaybetmek gibi bir riski asla alamaz. Rusya da böyle zor bir lokmaya direkt giremez ve direkt destekte bulunamaz. Bulunduğu taktirde de 3-4 sene önceki Petrol fiyatları düşüşünün benzeri Rusya’ya yaşatılır ve kırılgan Rus ekonomisi bir darbe daha alabilir.

6-Türkiye’nin ciddi şekilde küstürüldüğü bir ortamda Türkiye Sırbistan ilişkilerinin ve Türk-Rus ilişkilerinin yükselici seyrinin de etkisi NATO ve onların güdümündeki kurumları (Lahey adalet divanı gibi) bir parça daha agresifleştirmekte. Bu şekilde esasen verilen mesaj Sırbistan’a olsa da mesajın gerçek adresi Rusya’ya yöneliktir.

7-NATO’nun bir müttefik olarak Türkiye’ye karşı samimiyet sınavından geçtiğini söylememiz de söz konusu değildir. Hem en gereken zamanda Suriye sınırından Patriot bataryalarının geri çekilmesi ve hem de düşürülen Rus uçağının ardından ard arda yapılan açıklamalarla Türkiye’ye sahip çıkılmayacağının çıtlatılması Türkiye’yi küstürdüğü gibi NATO’yu da en azından güven bazında zayıflatmıştır. Ayrıca son NATO tatbikatında Mustafa Kemal Atatürk ve Recep Tayyip Erdoğan’a karşı yapılan çirkin hareketin de Türk kamuoyunda yarattığı tesir ortada iken NATO’nun gizli ajandaları ve deyimi yerinde ise “döverek hizaya getirme” yöntemi Büyük ve köklü ülkeler için kabul edilebilir şeyler değildir. Türkiye’ye verilen mesaj da bellidir. Yayıl ama yaylımından çıkma! Şüphesiz NATO artık daha zayıf bir örgüttür. Gürcistan’da ve Nato’ya yakın durma eğilimini pahalı şekilde ödeyen Ukrayna’da ve hava sahası adeta kevgire dönen Baltık ülkelerinde bu daha çok hissedilmektedir.

Bu güç kaybı hissedildikçe NATO üyesi ülkeler bu güven sıkıntısının ve artan Rus tehdidinin etkisi ile bir parça daha şahinleşmiş görünmekteler. Yakın zamanda konuşulan AB ortak ordusu fikri ve savunma bütçelerinin artırılması da bunun bir yansıması.

Sonuç:

Ne olursa olsun Bosna Hersek’e tazminat ödenmesi, toprak tazminatı, vb. gibi Soykırım suçuna karşı ödettirilecek mekanizmalar asla devreye sokulmayacak gibi durmaktadır. Çünkü bu NATO için Sırpları ebediyyen kaybetmek demektir. Diğer yandan Rusya da, balkanlarda Bulgaristan’dan sonra elinde kalan tek aktörü olan Sırbistan’dan vazgeçmek istemeyecek.

Hali hazırda Sırbistan’da halkın 30 yaş altı bireylerinin çoğu AB’den yanadır. 30-40 yaş arası insanların kafası biraz karışık ve yugonostaljik kesimi oluşturmaktadır ve 40 yaş üstü kimselerin ise doğal olarak Rusya’ya sempati ve yakınlıkları söz konusudur.

Sırbistan NATO’ya yaklaşırsa Soykırım yok!
Uzaklaşırsa Var!

Bu karar da NATO sürecinde bir demokles kılıcı yaptırımı olarak kalacak caydırıcılıklar listesine eklenmiş oldu.

Saygılarımla.

Yrd. Doç. Dr. Yüksel Hoş
Balkan Araştırma Enstitüsü
Edirne – 22/11/2017

Özel Not: Yrd. Doç Dr. Yüksel Hoş aynı zaman da Bosna Hersek’in bağımsızlık sürecinden itibaren, devamlı giderek yerinde çalışmalar yürüten bir akademisyendir.

Konuya bu doğrultu da baktığımızda zaman içerisinde birçok şeyin değişeceği görünüyor. Bizler Rumelifed olarak olarak, Boşnak kardeşlerimizin çıkarlarının korunması için her zaman yanlarında olmaya ve atacağımız adamları her zaman akademik perspektiflerde incelemeye devam edeceğiz.

Saygılarımızla;

Uluslararası İlişkiler Komisyonu

İletişim: [email protected]